Sosyal Medya

Müzikle Tedavi

Müzikle Tedavi

Müzik terapisi, doktor tarafından önerilen eğitimli terapistler tarafından ustalıkla icra edilen müziği kullanır.Müzik, terapist ile hasta arasında bir ilişki oluşturmak üzere kullanılır. 

Müzik İle Terapi Nedir

Geçtiğimiz yıllarda Pakistanlı Müslüman bir doktor bir deney yapıyor. Amacı şu: Kuran ayetlerinin biyolojik noktada insana etkisi nedir? 800 deneğe birbirinden farklı müzikler, sesler, tınılar dinletmiş. Bu arada denekler en üst düzeyde hassas alıcılara bağlı. Kandaki ph oranından beyindeki dalga boylarına, kalp atış ritminden aura fotoğraflarına kadar.

Müzikler etnik, rock, new age vs belli aralıklarla kısa kısa dinletiliyor. Aralarda Kuran’a çok yakın nağmeler de dinletilmesine rağmen istisnasız hepsinde sıra Kuran’a geldiğinde biyoloji ve psişik veriler alıcılar tarafından optimum düzeyde tanımlanıyor. Olması gereken değerlere geliyor yani.

ALLAH ismini hastalarına tekrarlatan, Müslüman olmayan fakat İslam üzerine yaptığı çeşitli araştırmaları ile tanınan bir psikolog var: Van der Hoven. “Allah” kelimesindeki her harfin hastalıklar için nasıl tedavi vesilesi olduğunu anlatıyor. Birkaç örnek verecek olursak: “Allah kelimesinin ilk harfi olan (A) harfi, solunum sisteminden direkt çıkıyor ve nefes almayı düzenliyor.

Damaktan söylenen (L) harfi ise, dil hafifçe damağın üst kısmına dokunuyor, çene kısa bir duraklamayla birlikte aynı işlemi tekrarlıyor. İki (L) harfi olduğu için bu işlem nefes alıp vermeyi rahatlatıyor. (H) harfi çıkartılırken, akciğer ve kalp arasında bir ilişki oluşuyor ve işlem sonucunda kalp atışları düzeliyor. Burada ‘Kuran kalplere şifa, insanlara bir rahmettir,’ manasını biraz tefekkür edelim.

Ses terapisinin kökeni titreşim yasasına dayanır. En yüksek yani insan ile en uyumlu frekans Kuran’dır. Fıtratın kendisi. Bio rezonans terapide kulaklık, hoparlör ya da titreşim ileteçleri kullanılır. Belli dalga boyları amaca göre kanallara ki 12 ye kadar programlanır ve hiçbir operasyona gerek kalmadan vücuda akupunktur noktalarından da verilebilir. Çok yüksek etki alanına sahiptir.Bu dalga biçimleri mineralleri, amino asitleri, vitaminleri, zararlı maddelerle bağlantılı frekansların zehirli etkilerini tersine çevrilebilir. Her bakterinin, virüsün frekansı tespit edilebiliyor ve onu yok eden anti frekanslar oluşturulabiliyor.

Kuran’daki her bir harf, her bir sure bu anlamda çok derin etkilere sahip. Huruf-u Mukkatalardan Ha, Mim, Ayn, Sin, Kaf esmaları direk insanda tepe çakrasını aktive eder, yeni yaratımlara ve yeni ağların kurulum niteliğine sahiptir. Elif lam mim ra direk ön kortekste üçüncü gözde çekim alanı oluşturur.

Müzik İle Hastalıkların Tedavisine Nasıl Katkınız Olabiliyor

Öncelikle şunun altını çizmek gerekir ki biz tedavi yapmıyoruz. Bu tıbbın alanına girer ve doktorların işidir. Bizim yaptığımız çalışma dua mahiyetinde bir uygulamadır.

Kur’an ayetleri şifa kaynağıdır ve bizzat peygamberlerin yaşadıkları üzerinden bize şifa örneklerini anlatır. Örneğin Hz Musa’nın konuşma ile ilgili bir sıkıntı yaşadığında, keza Hz Eyüb’ün bedeninin kurtlanmasına neden olacak kadar ağır bir hastalık yaşadığında nasıl dua ettiklerini Kur’an bize göstermiştir.

Bu bağlamda hemen hemen bütün sıkıntılar için telkinle terapi yöntemi kullanılmaktadır çünkü yine bir başka ayette belirtildiği gibi yaş ve kuru ne varsa Kur’an’da olduğu için maddi/manevi her problem için kişiye özel telkin cd si hazırlanabiliyor. Kişinin yaşadığı probleme uygun olan şifa ayetlerinin yanı sıra ayrıca Cevşen ve Celcelutiye duasından ilgili bölümleri kullanıyoruz. Elbette bizim duamız, telkin müziklerinin şifaya vesile olmasıdır.

Terapilerde Hangi Tür Müzikler Kullanılıyor

Çok hareketli yada kişiye hüzün veren, melankolikliğe götürecek müzik tercihleri etmiyoruz. Genelde klasik müzik, ney sesi, doğa sesleri, senfoni, tasavvuf veya Türk müziği kullanılıyor. Kişi kendi müzik zevkine veya o anki ruh haline göre tercih yapıp kendi durumuna yönelik telkinleri uygulamış oluyor.

İslam Tıp Tarihinde Müzik İle Terapinin Yeri Var Mı

Müzikle terapiyi Türk-İslâm tarihinde rastlamaktayız. Türkler müzikle tedavinin esaslarını Araplar ve Acemlerden almıştır. Hoca Nasır Musa, Abdülmümin Safi, Safiddin Barid, Keyhüsrev vb Arap bilginleri ve Farabi, Tabip Şuuri, müzikten anlamayan bir hekimin, tıpta bilgin ve mesleğinde yetenekli olamayacağı için teşhis de yapamayacağını söylemişlerdir. Bu bilginlerin hepsi, müziğin insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkilerinden bahsetmişlerdir.

İbn Sina “Kitabü’ş Şifa” eserinde;“Tedavinin en iyi ve en etkili yollarından biri hastanın aklî ve ruhî güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli hale getirmek, ona en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.” diyerek, müziğin tedavi boyunca kişiye güçlü bir moral desteği verdiğini belirtmiştir.

Hekimler ve deneyimli bilginler, insan nabzının müziğin hareketli makam ve usulü ile ilgisi bulunduğunu ve nabız hareketlerinin bir makama ve nameye uygun olduğunu düşünüyorlardı. Müzikle tedavi, nabzın düşmesi, yükselmesi, genişliği gibi hallerinin her birine farklı makamın uygulanması ile başlamıştı.

Abbas Vesim ise, ilaçla tedavi edilemeyen hastalıklar için müzikle tedavi yapılması gerektiğini belirtmiş, bu tedavinin belli vakitlerde uygulanmasının daha olumlu etkiler yaratacağını söylemiştir. Vesim’e göre, soğuk zamanlarda sıcak nameler, sıcak zamanlarda soğuk nameler kullanılmalıydı.

İslam Âlimlerinden Kimler Kullanmış

İbni Sina (980-1037) da müzik dinlemenin dinlendirici olduğunu, insanların kendi ruh cevherlerini ve âlemlerini geliştirmek amacıyla müzik dinlemeleri gerektiğini vurgulamıştır. Şifa, El Medhal ila Sınaat el Musiki adlı eserinde musikinin tedavideki önemini vurgulamıştır.

Yine Tabib Şuuri, "Müzikten anlamayan bir hekim, tıpta bilgin ve mesleğinde yetenekli olmayıp teşhise kadir olamaz” diyerek müzikle tedaviye verdiği önemi göstermiştir. Şuuri, Tadil-i Emzice adlı eserinde belirli makamların günün belirli zamanlarında etkili olduğunu belirtmektedir. Hüseyni makamı sabahleyin, Nihavent makamı öğleyin, Buselik makamı ikindi vakti, Uşşak makamı da gün batarken etkilidir.

Türk hekimleri, nabız hareketlerinin musikinin oynak makam ve usulleriyle ilgisi bulunduğunu, bu sayede nabız hareketlerinin bir makama ve bir nağmeye uygun olduğunu düşünmüşlerdir. İşte nabzın düşmesi, yükselmesi, genişlemesi gibi oynak hallerin her birine birer musiki makamı uygulanmış ve musiki tedavisi bu suretle başlamıştır.

Hangi hastalıklara hangi melodinin daha uygun düşeceği üzerinde de araştırma yapan ilgililer; Rast makamının felçli hastalar, Irak makamının nevrotik hastalar, Rehavi makamının da baş ağrısı ve iç sıkıntısı olan hastalara iyi geleceğini vurgulamışlardır. İnsanların renkleri, giyimleri hatta huyları ile musiki makamlarının yakından ilişkili olduğunu kabul eden Türk hekimleri; Irak makamı esmer ve agresif hastalara, Rast makamını sarışın ve sessiz olanlara, Köçe makamını beyaz tenli ve sakin huylu olanlara uygularlardı.

Büyük İslam filozof ve bilginlerinden İbni Sina (980-1037) musikinin tıpta oynadığı rolü şöyle tanımlamaktadır. "Tedavinin en iyi ve en etkili yollarından biri hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli ve hoşa gider hale getirmek, ona en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir." İbni Sina'ya göre: ses tonu değişiklikleri insan ruh hallerini belirtir.

Derviş Hasan Gülşeni tarafından yazılmış ve Safiyuddin Abdülmümin (1224-1294)'in "Kitab-ı Edvar"ından özetlenmiş olan Zübde-i Makale-i İlm-i Musiki isimli eserde, musikinin insan bedeni ve ruhu üzerindeki etkilerini açıklayan Eflatun'un fikirleri, Kuran-ı Kerim-i güzel sesle okumanın bir peygamber emri olduğu vb. hususlarda temel bilgiler vermektedir.

 Musikinin fizik, astronomi, tıp, astroloji ve hendese gibi ilimlerle yakından ilgisi bulunduğunu, güzel nağmenin insan ruhunda zevk, vecd ve sürura vesile olduğunu, bu kişilerde ruhani sıfatların galebe çaldığını, hoş nağmeden nasibi olmayanların nefsinde kabalık olduğunu belirtmektedir.

İnsan, haleti ruhiyesi gereği günün her saatinde aynı formu koruyamaz, bu bakımdan ünlü müzik üstadı Safiyuddin günün belli saatlerinde çalınıp dinlenmek üzere musiki makamlarını belirlemiştir. Aynı eserde; yazar insanların renklerine göre musiki zevklerinin de farklılık gösterdiğini ifade etmiştir.

Siyah tenli insanların tabiatlarının germi huşk (kuru sıcak) olduğu, bunların Irak makamı ve bu makamın yapısına benzeyenlerden hoşlandıkları, esmer çehrelilerin serd-i huşk (kuru soğuk) olduğu ve bunlarında Rast makamı ve bu makamın yapısına benzeyenlerden hoşlandıkları, kumral ve sarışın olanlar ise serd-ter (daha soğuk) olduğu, bunlara da Küçek makamı ve bu makamın yapısına benzeyenlerin uygun olacağı belirtilmektedir.

Sizi Bu Konudaki Çalışmalara İten Nedir

Subliminal telkin sistemi üzerine araştırmalar yaparken bu konuya yöneldim. Bu teknolojik tuzak maalesef çizgi filmlerde, şarkılarda, reklam panolarında, filmlerde yasal olmayan bir şekilde kullanılıyor.

Çocuklara sevgiyi, kardeşliği öğütleyen masum zannettiğimiz çizgi filmlerin arasına pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknolojiyle saklanıyor. Çocuğunuz fark etmeden o görüntüleri beynine konuk ediyor ve kişiliğinin oluştuğu o en önemli yaş dilimde (0/7 yaş arası) bu görüntüler içeride hapis oluyor.

Türkiye tam bir subliminal cenneti. Çünkü buna karşı en ufak bir tedbir yok. Ne bir engelleme ne de bir kanun.

Ben de bu menfi çalışmalara karşı durma adına, bu tekniğin müspet olanını, yani insanlara faydalı olan kısmını yapmaya çalıştım, çalışıyorum ve çalışıyoruz inşallah.

Çalışmalarınız Ne Aşamada

İşitsel ve görsel olmak üzere iki farklı çalışmamız mevcut. İşitsel olan subliminal çalışmalarımızda özel olarak seçilmiş müziklerin alt yapısına bilinçaltına etki edecek ses frekansı ile kişinin problemine yönelik ayet ve dualar yerleştiriliyor.  Alt yapıda yedi farklı kanal kullanıyoruz ve ilk dört kanala arınma ve korunma ayetleri yerleştiriyoruz. Ve bu telkin müziklerini belli periyotlarla dinlenmesini tavsiye ediyoruz.

Görsel olan ise 25. Kare tekniği ile hazırlanmaktadır. Görsellerin alt yapısına tüm Kuran Sureleri 25. kare tekniği ile özenle ve belli ritimde yerleştirilmiştir. Bunların her biri belli bir âlemin, surenin, bilincin kapısı ve enerjisini taşımaktadır.

Görsellerde seçilen geometrik şekiller evrenin tespit edilebilmiş en derin gerçekliğini temsil eder ve öyledir, şekiller tesadüfen değil özel olarak seçildi. Görsellerde de nefesi takip ederek günde 21 dakika 21 günlük periyodik uygulama tavsiyemiz olmaktadır.

Yurt içi ve yurt dışında 2013 yılından beri devam edegelen Celcelutiye Eğitimlerimiz var. Bugüne kadar yüzlerce kişi bu eğitimden faydalandı. Celcelutiye Eğitimleri iki aşamalı olarak yapılıyor.

Her bir aşama 2 veya 3 günlük bir program ve katılımcılara program sonunda çok özel yazılı, işitsel ve görsel doküman veriliyor. Özel nefes teknikleri, çakra aktivasyonları, yine özel arınma ve detox uygulamalarıyla kendini tanıma ve şifa çalışmaları üzerine kurulu bir eğitim programımız var.

Uygulama Yöntemi Nasıl  Uygulama Merkezleriniz Var Mı

Öncelikle kişinin durumuna yönelik olarak konu başlıkları belirlenmekte ve bu konu başlıkları için uygun olan dua ve ayetler farklı müzik seçenekleri ile subliminal olarak yerleştirilmektedir. Günde en az üç saat dinlemek kaydıyla üç adet yirmi bir günlük bir uygulama yapılmaktadır. Her 21 günde bir hafta ara verilmesi gerekiyor. Yani toplamda üç aylık bir program… 21 gün kuralının kaynağı ise,  alışkanlıkların beyinde 20 günde oluşmasıdır.  20 gün boyunca aynı şeyi yapan insan 21. günde alışkanlık kazanmış olur. Yani kişi bilinçaltını doğru program ile yüklemiş olacaktır.

Terapi süreci için özel bir uygulama merkezine ihtiyaç duyulmamaktadır. Kişi evinde, işyerinde, yolda, araç kullanırken veya uyurken yada günlük aktivitelerini yaparken uygulama yapabilir. Özel bir mekân veya zaman bağımlılığı gerektirmemektedir.

Müziği Yalın Mı Yoksa Bir Dua, İlaç, Gıda Ve Beslenme Egzersizleri Öneriyor Musunuz

Sadece müziği dinlemek yeterli mi yoksa beraberinde herhangi bir şey daha öneriyor musunuz?

Kullanmış olduğumuz sadece müzik değil. Müziklerin alt yapısına subliminal olarak dua ve ayetler yerleştirmekteyiz. Elbette ki belli bir dinleme periyodu mevcut. Subliminal olarak hazırlanan müzikleri günlük en az üç saat ve 21 gün boyunca uygulama tavsiyesinde bulunuyoruz. Uygulama sürecinde etkinin artması adına maddi manevi perhiz tavsiyemiz oluyor.

 Zira yediğimiz gıdalar bedenimizdeki hücrelerden tutun latifelerimize kadar işlemektedir. Gözümüzden giren görüntülerden tutun, işittiğimiz bütün seslerin sürece etkisi bulunmaktadır. Maneviyatımıza dikkat etmenin yanı sıra doğru nefes alıp verme, olumlu düşünme, doğal ve katkısız gıdalarla beslenmeyi her zaman önermekteyiz.

 Zira insan ne yiyorsa odur ve Kur’an’da da Cenab-ı Hakk “İnsan ne yediğine bir baksın!” (Abese: 24) buyurarak bu konunun önemine dikkat çekiyor.

Kaynak: http://www.hekimzade.com/muzik-ile-tedavi.shtm